Aman Bana Dokunma
Her hafta Pazar günleri olduğu gibi, haftanın gündeme dair köşesi için yine kalemimden çıkanları döktüm yazıya. Bu hafta gündemde neler oldu gelin birlikte göz atalım.
- Ne asgari ücretmiş arkadaş!
- Vah benim Türk Liram
- İlk 3 Madde bu aralar çok dile alınmaya başladı.
- Domuz eti dedik olay nereye geldi.
Burası Türkiye, gündem çabuk değişir gündem maddesi eksik olmaz. Unuturuz birde, unutturulur yada. Veya bana dokunmayan bin yaşasın mantığı vardır. Ha diyeceksiniz ki sen ne yapıyorsun. En azından safım belli olsun. Saf nedir, doğruluk ve doğru olandır saf. Dilim döndüğünce yazacağım.
Ne Asgari Ücretmiş
Bitmedi tartışması, lafı sözü. Papatya falı gibi ara zam olacak olmayacak sorunu bitti şimdi de yıl sonu için kulis çalışmaları başladı.
Şu günlerde birde IMF girdi devreye. Ey Türkiye bakın asgari ücrete yapılacak zam en fazla %43 olabilir, dedi. Bunu da yıl sonu beklenti enflasyona işaret ediyor lafım ona. Halbuki hissedilen enflasyondan haberleri yok. Hoş güzel IMF’nin veya kimsenin yoksulluk sınırı, açlık sınırı umurunda değil.
Yani %50 versen hatta 100 versen ne değişecek ki? İki günde yeni ilave zamlarla aynı şeyi yaşayacağız.
Aklıma gelmişken enterasanlıklar ülkesinde enterasan uygulamalar da devam ediyor. Bu günlerde birde kredi kartlarından 750 liralık vergi alınsın söylemleri başladı. Savunma Sanayi Fonuna para lazımmış. Krediden vergi alındığını da görmek varmış. Daha neler göreceğiz bakalım.
Vah Benim Türk Liram Vah
Ne hale geldi Türk Lirası bakıyorum da üzülüyorum cidden. En son şöyle baktım, 1 Azerbaycan Manat’ı, 20 lirayı aştı. Böyle olunca Azeri kardeşlerimiz sınırı aşıp Iğdır’da bol bol alışveriş yapıp tekrar dönüyorlar.
Bende acaba paramızın daha değerli olduğu ülke var mı diye baktım. Evet varmış.
Kimler merak ediyor musunuz?
Savaş ile mücadele eden artık ülke bütünlüğü bile zarar görmüş Ukrayna, yine Savaş sürecinde hırpalanan Rusya, Tayland, ekonomik kriz ve yoksulluktan uzun yıllardır çıkamayan Arjantin, Makedonya.
Nasıl iyi değil mi? Çok fazla yurt dışına çıkıyorum işim icabı. Paramızın ne kadar kıymetsiz olduğunu o kadar iyi gözlemleyebiliyorum ki. Ne denir ki? Üzücü ya, çok üzücü.
İlk 3 Madde Kırmızı Çizgimizdir
Yani artık bu halkın kırmızı çizgileri ve alıcıları ile oynamayın. Bir çok sıkıntıyı ülke olarak yaşadık, yaşattırıldık. Olmaz dediğimiz şeyler oldu olmaya devam ediyor. Hayvanlarla uğraşıldı, katledildi göz göre göre. Kadınlarımız ve çocuklarımızı koruyamadık, korumak adına yapılması gereken hiç bir düzenlemeyi yapmadık. Ülke ekonomisi uzaydan devşirme bir ekonomi modeli ile yap boz tahtasına dönüp halk ve ülke belki de 10 yıl geriye gitmeye mahkum edildi. Çıkmadı sesimiz, çıkamadı belki de. Ama ilk 3 madde, bu ülke, bayrak, dilimiz bunlar kırmızı çizgi. Kim ne yapmak istiyor veya amaç ne ise durun artık. Durun.
Domuz eti mi, çökme mi?
Peki bu konuda durum nedir? Önceki hafta Türkiye domuz eti haberi ile yankılandı. İsmi paylaşıldığı için rahatlıkla yazıyorum, Köfteci Yusuf isimli işletmenin etlerinde domuz eti olduğu iddia edildi. Yapılan açıklama bu yöndeydi. İki gün sonra bu kez bir kaç gazeteci tarafından bu işin 2 yıl öncesine dayandığı ve mafya tarafından ilgili işletmeye çökme girişimi olduğu haberi yapıldı.
Artık ne diyeceğiz, neye inanacağız. Biz halk olarak ne yapacağız biri çıkıp söylesin lütfen.
Neyse bu hafta bu kadar can sıkıcı haber yeter. Hoş güzel bu ülkede güzel ilgi çekici haber duymayalı baya zaman oldu.
İyi haftalar dilerim.