Minimalizm, hayatın özüne odaklanmayı ve gereksiz olanı elemek suretiyle daha bilinçli bir yaşam sürmeyi amaçlayan bir felsefedir. Bu yaklaşım, sadece fiziksel eşyalarla ilgili değil, aynı zamanda düşüncelerimiz, alışkanlıklarımız ve hatta sosyal ilişkilerimiz için de geçerlidir.
Peki bu felsefeye bağlı yaşayabiliyor muyuz?
Bugün bu sorunun cevabına odaklanmak istedim. Tanımda da yer aldığı üzere minimalist yaşam sadece eşyada değil, düşüncede, alışkanlıklarda ve hatta sosyal ilişkilerimizde de olmalı.
İnsanoğlu olarak içinde hepimiz olmak üzere sığmıyoruz kabuğumuza. Sığmadığımız gibi azı ile veya yeteri kadar olanı ile de yetinmeyip hep sonrakine talip olmuyor muyuz? Evet gerçekten oluyoruz.
Minimalist yaşam fikri kulağa hoş gelse de, çoğu zaman farkında olmadan tam tersi bir yaşam tarzı benimsiyoruz. Günlük hayatımızda gereksiz fazlalıklara sahip olduğumuz, enerjimizi ve zamanımızı yanlış yerlere harcadığımız birçok alan var.
Örnek mi?
Gardırobumuzda giymediğimiz kıyafetler, mutfakta hiç kullanmadığımız gereçler, yıllardır rafta tozlanan eşyalar… Bir gün lazım olur diye saklanan ama aslında hiçbir işlevi olmayan bu eşyalar, alanı daraltmaktan başka bir işe yaramaz.
Moda, teknoloji veya dekorasyon gibi alanlarda sık sık yeni şeyler almak, ihtiyacımız olmayan şeyleri satın almak, minimalist yaşamın tam tersidir. Reklamların ve sosyal medyanın etkisiyle, tüketim alışkanlıklarımızı kontrol etmekte zorlanıyoruz.
Telefonlarımızda binlerce fotoğraf, kullanmadığımız uygulamalar, e-posta kutusunda okunmamış yüzlerce mesaj… Dijital dünyada da fiziksel dünyada olduğu gibi gereksiz fazlalıklarla çevriliyiz.
Sosyal medyada saatlerce gezinmek, uzun süre televizyon karşısında vakit geçirmek, verimsiz toplantılarda oyalanmak…
Sırf nezaketen görüştüğümüz ama bize bir şey katmayan insanlarla zaman geçirmek, yapmak istemediğimiz etkinliklere katılmak, sadece “hayır” diyemediğimiz için üzerimize aldığımız sorumluluklar…
Aynı anda birçok hedef belirlemek, her şeye yetişmeye çalışmak, sürekli yeni projelere başlamak ama hiçbirini tamamlayamamak da modern hayatın getirdiği bir yük.
Baktığımız zaman ne kadar çok gereksiz ama üzerimize yük ettiğimiz şey var. Bunlar ilk etapta sadece akla gelenleri birde. Saymaya kalksak liste kabarıp gidecek.
O halde ne mi yapacağız?
Arınacağız, azaltacağız, fazla yüklerden kurtulacağız. Hatta size bir sır vereyim mi?
60 günden fazla ertelediğimiz veya beklettiğimiz her ne ise gerçekten bizim için gereksiz bir yük olma olasılığı çok yüksek.
Bu bir eşya ise demek ki gerekli değil, mevsimi olmasına rağmen 60 gün kullanmadığımız bir kıyafetse artık ihtiyacın yok demektir, kurtul. Bu bir eşya ise o kadar da önemli olmasa gerek. Bu bir fikir veya düşünce ise o an zamanı değil, yaz bir kenara gündeminde tutma.
Hafiflediğini ve arındığını keşfet.
Sevgiyle kalın.