Kim olduğumuz sorusu, insanlığın en eski sorgulamalarından biridir. Bizi biz yapan şey ne? Doğduğumuz aile mi, sahip olduklarımız mı, genetik mirasımız mı, yoksa hayat boyu yaptığımız seçimler mi? Şüphesiz ki tüm bu etkenler kimliğimizin inşasında rol oynar. Ancak zamanla fark ederiz ki, asıl belirleyici olan şey; seçimlerimizdir.
Hayat bize birçok şey sunar; bazıları bizim kontrolümüzde değildir. Nerede doğduğumuz, hangi ailede büyüdüğümüz veya başımıza gelen olaylar… Ama tüm bu şartlara rağmen, nasıl tepki vereceğimiz, hangi yolu seçeceğimiz tamamen bize aittir. Bu anlamda, seçimlerimiz yalnızca geleceğimizi değil, karakterimizi ve kimliğimizi de şekillendirir.
Bir insan, zorluklar karşısında pes etmeyi mi yoksa mücadele etmeyi mi seçer? Başarıya ulaşmak için kısa yolları mı yoksa emeği mi tercih eder? İyiliği mi, kötülüğü mü seçer? İşte bu kararlar; kişiliğimizin temel yapı taşlarını oluşturur. Çünkü her seçim, bir değer yargısının ürünüdür. Ve bu değerler, kim olduğumuzu ortaya koyar.
Elbette ki her zaman doğruyu seçemeyiz. Hatalar da kimliğimizin bir parçasıdır. Ancak önemli olan, o hatalardan ne öğrendiğimiz ve bir sonraki seçimimizi neye göre yaptığımızdır. İnsan olmak; bazen yanılmak, bazen sorgulamak ve her defasında biraz daha kendine yaklaşmaktır.
Kimi zaman bir meslek seçimi, kimi zaman bir dostluk, kimi zamansa sadece “susmak ya da konuşmak” bile bizi dönüştüren bir karar olabilir. Küçük görünen tercihlerin bile uzun vadede karakterimiz üzerinde derin etkileri vardır.
Kısacası, biz seçimlerimiziz. Bugün verdiğimiz kararlar, yarın aynaya baktığımızda göreceğimiz kişiyi belirler. Bu yüzden her seçim, yalnızca bir yön değil, bir kimlik tanımıdır. Ve belki de hayat, ardı ardına verdiğimiz kararlarla yazdığımız kişisel bir kimlik manifestosudur.
Sevgiyle kalın.
