Gündeme Dair – 3 Dakikalık Okuma

Deprem ve Kriz Yönetimi

Bu hafta bir kez daha ülkemizin deprem ülkesi olduğu ve artık bu durumu görerek hazırlıklı olmamız gerçeği ile yüzleştik. Şöyle bakıyorum böylesi bir gerçek olmasına rağmen, tüm uzmanlar bu konuda uyarılarda bulunuyor olmasına rağmen pek hazırlıklı olduğumuz da söylenemez. 

Depremler, insanlık tarihi kadar eski bir gerçek. Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, doğanın bu güçlü hareketini durdurmak mümkün değil. Ancak gelişmiş ülkeler, depremi bir felaket olmaktan çıkarıp, yönetilebilir bir olay haline getirmeyi büyük ölçüde başardılar. Bu başarıda etkili olan temel unsurlar, bilinçli hazırlık, etkin kriz yönetimi ve toplum genelinde yerleşmiş sorumluluk bilinci olarak öne çıkıyor.

Gelişmiş ülkelerde deprem olasılığı, “belki olur” gibi belirsiz bir beklenti değil, hayatın bir gerçeği olarak kabul ediliyor. Bu nedenle hazırlık, hayatın doğal bir parçası haline gelmiş durumda.

Özellikle Japonya, ABD’nin Kaliforniya eyaleti ve İtalya gibi ülkelerde:

👉 Depreme dayanıklı inşaat yönetmelikleri katı şekilde uygulanıyor. Yeni binalar mutlaka bu standartlara uygun inşa ediliyor, eski yapılar ise zamanla güçlendiriliyor.

👉 Deprem bilinci çocuk yaşta başlıyor. Okullarda düzenli olarak deprem tatbikatları yapılıyor, çocuklar küçük yaşlardan itibaren acil durumlarda nasıl davranacaklarını öğreniyor.

👉 Hemen her evde, içerisinde su, kuru gıda, ilk yardım malzemeleri, el feneri ve temel ihtiyaçları içeren acil durum çantaları bulunuyor.

👉 Şehirlerde, mahallelerde acil toplanma yerleri önceden belirlenmiş durumda. Bu alanlar herkes tarafından biliniyor ve ulaşımı kolaylaştıracak şekilde planlanıyor.

Deprem Anında Yapılanlar

Deprem anında hızlı ve doğru hareket etmek hayat kurtarıcı oluyor. Bu ülkelerde bireylerin temel refleksi “çök-kapan-tutun” yöntemini uygulamak. Yani sağlam bir eşya altına çökmek, başı korumak ve sarsıntı bitene kadar sabit kalmak. Bizde yapılan binadan kaçmaya çalışmak, cam ve pencereden atlamak. Yani deprem sırasında olmayan hasarı kendi kendimize vermek. 

Panik etmekten kaçınmak ve çevredekilere zarar vermemek, verilen eğitimler sayesinde bir refleks haline geliyor. İletişim kanallarının gereksiz yere kullanılmaması da bir diğer önemli unsur. Özellikle cep telefonu hatlarının gereksiz meşgul edilmemesi için halka sürekli bilgilendirme yapılıyor. Bizde yapılan anında telefonlara sarılmak, çekmedikçe daha da zorlamak, tekrar, tekrar, tekrar…

Deprem Sonrası İlk Müdahale

Depremin hemen ardından, gelişmiş ülkelerde çok organize bir kriz yönetimi süreci devreye giriyor:

👉 Arama-Kurtarma: Eğitimli ekipler hızlıca bölgeye ulaşarak arama kurtarma faaliyetlerine başlıyor.

👉 Gönüllü Destek: Önceden eğitilmiş gönüllü gruplar, ilk müdahalede profesyonellere destek oluyor.

👉 Bilgilendirme: Resmi kurumlar doğru ve düzenli bilgi akışı sağlıyor, böylece dedikodular ve bilgi kirliliği önleniyor.

👉 Psikolojik Destek: Deprem sonrası oluşan travmalara karşı psikolojik destek ekipleri hemen sahaya iniyor.

Bu süreçler, önceden yapılan planlama, düzenli tatbikatlar ve halkın yüksek bilinç seviyesi sayesinde hızlı ve etkin bir şekilde yürütülüyor.

Halkın Sorumlulukları

Deprem anı ve sonrasında sadece devletin değil, bireylerin de sorumlulukları büyük.

Gelişmiş ülkelerde halkın üzerine düşen görevler şöyle sıralanabilir:

👉 Kendi hayatı için önlem almak ve bilinçli davranmak,

👉 Evinde, iş yerinde veya okulunda deprem planı oluşturmak,

👉 Komşularına, yaşlılara ve çocuklara yardım etmek,

👉 Toplanma alanlarını önceden bilmek ve gerekirse hızla oraya ulaşmak,

👉 Resmi kaynaklar dışındaki bilgi akışına itibar etmemek.

Depremler engellenemez; ancak hazırlıklı olmak, kayıpları en aza indirebilir. Gelişmiş ülkelerde bunun mümkün olduğunu görmek, bize de ilham verebilir.

Hazırlıklı olmak yalnızca büyük projeler yapmak anlamına gelmez. Evimizde bir acil durum çantası hazırlamak, ailemizle basit bir acil durum planı konuşmak, yaşadığımız bölgedeki toplanma yerlerini öğrenmek bile atılacak çok önemli adımlardır.

Deprem gerçeğiyle yaşarken, korkuya kapılmak yerine bilinçli ve organize bir toplum olmayı hedeflemeliyiz. Çünkü kriz anlarında hayatı kurtaran şey şans değil, hazırlıktır.

Sevgiyle kalın. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir