Hayat Bize Hangi İşaretlerle Seslenir?

Bazen içimizden bir ses “Dur” der. Bazen tam tersine, önümüze çıkan bir fırsat “İşte şimdi!” diye bağırır. Hayat, her an bir şeyler anlatmaya çalışır bize. Ama çoğu zaman bu işaretleri fark etmeden geçip gideriz. Peki, gerçekten hayat bize bir şeyler mi söylüyor, yoksa biz mi anlam yüklemeyi seviyoruz?

İnanmak isteyelim ya da istemeyelim; hayat, dikkatli bir gözle bakıldığında küçük uyarılar, rastlantılar, tekrar eden olaylar ve hisler aracılığıyla bizimle konuşur. Bu işaretler bazen bir kitapta okuduğumuz bir cümle olur, bazen yolda karşımıza çıkan tanıdık biri. Bazen de yaşadığımız zor bir deneyim… Her biri birer “dur, bak, düşün” çağrısıdır aslında.

Hayatın işaretleri çoğu zaman sessizlikte ortaya çıkar. Koşturmanın, telaşın içinde kaybolduğumuzda onları fark etmek zordur. Ama bir durup nefes aldığımızda, iç sesimiz konuşmaya başlar. İşte o anlarda sezgilerimiz devreye girer. Hissettiklerimiz, bazen kelimelerden daha güçlüdür.

Hayat bazen aynı dersi bize farklı yollarla tekrar ettirir. Sürekli aynı türde insanlarla problem yaşamak, aynı noktada tökezlemek… Bunlar tesadüf değil, dikkat etmemiz gereken işaretlerdir. “Hala öğrenmedin” dercesine bizi aynı yere götüren hayat, aslında büyümemiz için bizi dürtüyordur.

Bazen de tam bir şeylerden vazgeçmek üzereyken gelen bir haber, bir tesadüf, bir rastlantı hayatın “Henüz bitmedi” demesidir. Umudun bittiği yerde yeniden başlayan bir yolculuk gibi. Doğru zamanın fısıltısı, genellikle sabredenlere gelir.

Hayatın işaretlerini okumak, farkındalık ister. Gözlemlemek, dinlemek ve içe dönmek gerekir. Her şeyin bir anlamı olduğunu değil, her şeyde bir anlam aramanın kıymetli olduğunu fark ettiğimizde bu işaretleri daha iyi okuruz.

Sevgiyle kalın. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir