Gelecekteki Sevgili Bana

Bugün köşe yazımda ilginç bir şey yaptım. 5 yıl sonraki bana bir mektup bıraktım. Ömür vefa ederse, bu mektubu 5 yıl sonra hangi duygularla ve hangi durumda okurum bakalım. Merak etmiyor değilim. 

Sevgili ben, 

Zaman dediğimiz şey, Galata’nın taş sokakları gibi kıvrım kıvrım. Kimi zaman bir deniz feneri gibi önünü aydınlatıyor, kimi zamansa Topkapı’nın mahzun bir odasında yankılanan adımlar gibi yalnız ve karanlık.

Bugün sana, geçmişten; 2025’ten yazıyorum. Biraz kendimi affettirmek, biraz seni selamlamak, biraz da unutmamak adına.

Şimdi bir düşün; Aradan beş yıl geçti. Ne değişti?

Kahveni hala çok sıcak içemiyor musun?

Kalabalıklar hala biraz yorucu, ama bir dost sesi hala ilaç gibi mi geliyor?

Peki, hala aynı şarkıya gözlerin doluyor mu?

Hayat, elimizdeki zamana göre büyüyen bir kumaş gibi. Kimi gün kısa gelir, kimi gün boynumuza sarılır. Bazen daraltır, bazen örter. Ama hiçbir zaman aynı kalmaz. Senin de öyle olmadığını umuyorum. Aynı kalmadığını.

Çünkü aynı kalmak kolaydır. Oysa sen kolay yolu hiç sevmedin.

Burada, 2025’te bir yığın şeyin ortasındayım. Koşturuyorum, plan yapıyorum, bazı günler sadece uyumak istiyorum. Ama yine de içimde bir ışık yanıyor. Ve bu satırları yazarken seni hayal ediyorum.

Yorgun ama daha huzurlu, kırılmış ama daha az öfkeli, suskun ama daha bilge…

Hala içinde bir çocuk taşıyor musun?

Umarım o çocuğun elini bırakmadın.

Çünkü hayat, yetişkinlerin bitmeyen hesapları arasında boğuluyor bazen. Ama o çocuk hala bir çiçek kokusunda, bir bulutun ucunda ya da hiç sebep yokken kahkahaya boğulduğun o üç saniyelik mucizede yaşıyor. Unutma onu.

Kendine kızdığın günler olacak.

Bazı kararların acıtacak.

Birkaç dostluk geride kalmış olabilir, birkaç hayal ertelenmiş.

Ama güzel haber şu ki: Sen hala buradasın.

Ve hala içindeki “daha iyi olabilirim” sesi kaybolmadıysa, hiçbir şey için geç değil.

Lütfen o sesi susturma.

Bu mektubu yazan kişi, gelecekte tam anlamıyla “olamamış” biridir belki. Ama “olmak” yolculuğuna inanan biridir.

Yolda olmak…

Ve bazen sadece yürümek…

İşte hayatın özü bu.

Şimdi mektubu bitirirken senden bir şey isteyeceğim:

Arada bir dön ve bana gülümse.

Çünkü burada, 2025’te, sana inanan biri var.

Sevgiyle, umutla, azıcık yorgun ama hala içtenlikle…

Sen.

Sevgiyle kalın.

#GelecektekiBen, #İçSesim, #MektupKendime, #ZamandaYolculuk, #KendineNot, #RuhYolculuğu, #KendiniTanı, #HayataDair, #İçselYolculuk, #KişiselGelişim,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir