Hayat, çoğu zaman karşımıza iki seçenek sunmaz. Siyah ya da beyaz değildir her şey. Bazen tam kaybettim derken, fark etmeden kazanmış oluruz. Ama bunu o an değil, çoğunlukla zaman geçtikçe anlarız.
Kimi zaman bir iş görüşmesinden eli boş döneriz, bir ilişkiyi sonlandırırız ya da büyük umutlarla çıktığımız bir yolda yüzümüzü yere eğerek geri döneriz. Ve o an hep aynı cümle geçer içimizden: “Kaybettim.”
Oysa gerçek şu ki, bazı kayıplar, yön değiştirmenin diğer adıdır.
Hepimizin hayat boyu başından geçmiştir.
Aylarca, haftalarca, hatta belki yıllarca emek verdiğimiz bir şeyin, bir işin, bir ilişkinin, bir hayalin, bir anda elimizden kayıp gitmesi…
Bütün çabaların, uykusuz gecelerin, içten gelen inancın bir masanın etrafında kibarca reddedilmesi…
Ve sonra gelen o sessizlik:
“Demek ki yeterli değilim…”
Ve zaman geçer…
Yeniden ayağa kalkarsın, yeni yollar açılır önünde. Geride bıraktığın “kayıp” sandığın anlara dönüp baktığında, aslında o anların seni bugünkü haline getiren dönemeçler olduğunu fark edersin.
Kendini tanımışsındır, neyi istemediğini öğrenmişsindir, neye tahammül edemeyeceğini anlamış, belki de içindeki dayanıklılığı keşfetmişsindir.
İşte o yüzden, bazen kaybettiğini sandığın anlar, hayatın sana kendi sesini daha yakından duyurma şeklidir.
O yüzden vazgeçme. Çünkü her kayıp, doğru bakıldığında, aslında seni kendine daha çok yaklaştıran bir kazançtır.
Belki de kaybettiğini sandığın anda… hayat, senin adına daha iyisini kuruyordur.
Sevgiyle kalın.