Sahibinden Satılık Diploma

Türkiye’de 81 ilin tamamında üniversite var. Hem de toplam 208 adet. Hatta bazı şehirlerde birkaç tane birden. Devlet var, vakıf var, yüksekokul var, özel girişim var… Üniversitesiz il bırakmamaya ant içilmiş sanki. Adeta her ilin plakasının yanında artık bir de üniversitesi var: “Hoş geldiniz, burası 36 Kars Üniversitesi diyarı.”

İyi güzel de… Madem bu kadar üniversite var, peki niye var?

Gerçekten… Bu kadar üniversiteyi neden kurduk? Okumak isteyenler okusun diye mi? Yoksa her şehirde bir “akademik tabela” dursun, CV’lere bir satır daha eklensin, diplomalar çerçevelensin diye mi?

Eskiden üniversite deyince akla bilgi gelirdi, bilim gelirdi, tartışma, fikir özgürlüğü, yeni fikirler, sosyal hareketlilik gelirdi. Şimdi? “Bu bölümden mezun olunca ne oluyorum?” sorusuna “boşta kalıyorsun” cevabı geliyor çoğu zaman. Mezuniyet, çoğu genç için artık hayata başlama değil, hayal kırıklığına adım atma törenine dönüşüyor.

Ama artık üzülmeye gerek yok.

Son günlerin yeni trendi sayesinde bu sorun da çözülüyor: Sahte diploma.

Evet, evet yanlış duymadınız. Okumaya, sabah 8 derslerine girmeye, finallerde stres yapmaya, hatta KYK borcu ödemeye gerek kalmadı. Photoshop, birkaç PDF, biraz sosyal medya havası, belki bir de danışıklı demeç… İşte size “mezun olmuş gibi yapan” yepyeni bir kariyer rotası!

Üstelik sahtecilik bununla da sınırlı değile benziyor. Sahte ehliyetler, resmi kurum sistemine işlenen veriler. Eyvah ki ne eyvah. 

Bu noktada insan kendine şu soruyu sormadan edemiyor:

Eğer diploma sahte olabiliyorsa, o zaman bilgi ne kadar gerçek?

Ve daha önemlisi:

Bu kadar üniversite, bu kadar emek, bu kadar yatırım, sahte bir kağıda yenik düşebiliyorsa… Biz ne inşa ettik bunca yıl boyunca?

Bakmayın böyle yazdığıma, ironi bir yana, işin gerçeği çok daha ağır aslında. Üniversiteler, sadece diploma veren değil, düşünmeyi öğreten, karakter geliştiren, toplumu dönüştüren kurumlardır. Olmalıydı. Ama biz bu yapıları, “bir köşede dursun”, “bir şey yapılmış gibi görünsün” diye mi kurduk?

Yoksa gerçekten inandık mı bu kurumların toplumu dönüştüreceğine?

Ne diyelim bilemedim. Güzel bir gün olsun bakalım. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir