Basitliğin Zarafeti

Modern dünyanın bize öğrettiği en yanlış fikirlerden biri, hayatın değerinin karmaşıklıkla ölçüldüğüdür. Daha çok eşya, daha çok plan, daha çok hedef… Ama çoğu zaman “daha çok”, “daha iyi” anlamına gelmez. Bazen tam tersi, ruhumuzu yoran gereksiz bir ağırlıktır.

Oysa zarafet, çoğu zaman basitlikte saklıdır.

Tıpkı bir beyaz gömleğin asaletinde, taze demlenmiş bir çayın kokusunda, sessiz bir sabah yürüyüşünde olduğu gibi… Basit olan, göz yormaz, kalbi yormaz, ruhu da yormaz.

Basitlik, hayatın özünü görmeyi kolaylaştırır. Eşyaların, unvanların, gösterişin gürültüsü azaldığında, gerçek mutlulukların fısıltısını duyarsın. Bir dostun samimi gülüşü, evde sessizce okuduğun bir kitap, pencereden giren sabah ışığı… Bunlar “küçük” görünebilir ama içinde taşıdıkları huzur büyüktür.

Basit yaşamak, fakirleşmek değil; gereksiz fazlalıkları bırakmaktır. Fazlalıklar gittiğinde, hayatın sana sunduğu güzellikler daha net görünür. Çünkü sade olan, hem zamana hem kalbe iyi gelir.

Belki de asıl lüks; bir günü acele etmeden yaşamak, bir sofrayı kalabalık değil samimiyetle doldurmak, bir konuşmayı sadece dinlemek için dinlemektir.

Ve belki de gerçek zarafet; hayatın en sade halinde gizlidir.

Bugün, kendine şu soruyu sor:

“Bunu gerçekten istiyor muyum, yoksa sadece alıştığım için mi taşıyorum?”

Cevap, seni basitliğin en zarif yerine götürecektir.

Sevgiyle kalın. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir