Hayatta çoğu zaman bize öğretilen, gösterilen ya da alıştığımız pencereden bakarız. O pencere ne kadar geniş olursa olsun, bir noktadan sonra tek yönlü bir görüşe dönüşebilir. İşte tam bu noktada “bir başka açıdan” bakmayı öğrenmek hayatın gerçek zenginliğini ortaya çıkarır. Bugün birlikte bakış açımıza yeniden yön vermeye ne dersiniz?
Bir olay yaşandığında, genellikle kendi bakış açımızla hemen bir yargıya varırız. Birinin davranışını yanlış buluruz, bir habere öfkeleniriz, iş yerinde alınan kararı eleştiririz. Fakat olayları başka bir açıdan değerlendirdiğimizde, o davranışın ardında bir korku, o kararın arkasında bir zorunluluk, o haberin satır aralarında bambaşka bir gerçek olduğunu fark edebiliriz.
“Bir başka açıdan bakmak” yalnızca hoşgörüyü artırmaz; aynı zamanda düşünce sınırlarımızı da genişletir. Çünkü tek bir doğru yoktur, çoğu zaman aynı gerçeğin farklı yansımaları vardır. Bir lider için cesaret, bir çalışan için baskı anlamına gelebilir. Bir aile büyüğü için koruma içgüdüsü, genç bir birey için özgürlüğün kısıtlanması olabilir. Aynı tabloya bakarız ama herkesin gördüğü renkler farklıdır. Çünkü hayat herkesin gözünde başka renklenir.
Günümüzün hızlı tüketilen bilgi dünyasında en değerli becerilerden biri, olaylara çok boyutlu yaklaşabilmektir. Bu hem iş yaşamında hem de kişisel ilişkilerimizde bize derinlik kazandırır. Bir başka açıdan bakmayı öğrenen kişi, sadece çözüm değil, aynı zamanda umut da üretir.
Belki de bugün kendimize şu soruyu sormalıyız:
“Ben şu an yaşadığım olaya, ilişkiye, işe veya hayata farklı bir açıdan bakabilsem ne görürdüm?”
Cevap bazen şaşırtıcı, bazen de özgürleştirici olabilir. Çünkü bazen tek ihtiyacımız olan şey, aynı manzarayı bir başka açıdan seyretmektir.
Sevgiyle kalın.
