Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK) son dönemde uygulamaya koyduğu düzenlemeleri değerlendirdi ve bu tedbirlerin sektörün finansal dayanıklılığını artırdığına dikkat çekti. Bu, yalnızca bir haber başlığı olmanın ötesinde; sigorta sektörünün geleceği açısından kritik mesajlar barındırıyor.
SEDDK’nın aldığı kararlar arasında giriş sermayesinin artırılması, sermaye yeterliliği izlemelerinin sıkılaştırılması ve üretim-öz kaynak sınırlamaları öne çıkıyor. Bu tedbirler ilk bakışta sektörde bir daralma gibi algılanabilir. Ancak aslında uzun vadede daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir yapı kurulmasına hizmet ediyor. Bir sigorta şirketinin yalnızca büyüme rakamlarıyla değil, aynı zamanda krizlere dayanıklılığıyla da ölçülmesi gerektiğini düşünürsek, Fitch’in olumlu yorumları da bu açıdan yerini buluyor.
Öte yandan ekonomik gelişmeler de bu süreci destekler nitelikte. Enflasyondaki kısmi düşüş, prim üretimindeki güçlü artış ve özellikle sağlık sigortasına yönelen yoğun talep, sektörün büyüme ivmesini ortaya koyuyor. Rakamlara bakıldığında da tablo pozitif görünüyor.
2024 yılında brüt yazılan primlerde yüzde 73’lük artış, sağlık sigortasında yüzde 89’a varan büyüme ve zorunlu trafik sigortasında yüzde 86’lık prim artışı bunun en somut örnekleri.
Ancak işin bir de gölgede kalan tarafı var. Fitch raporunda da vurgulandığı gibi, teknik karlılık baskısı hala sektörün en önemli sınavlarından biri. Özellikle sağlık sigortasında yoğun rekabet, prim artışlarına rağmen karlılığı sınırlıyor. Zorunlu trafik sigortasında ise yapısal sorunların çözülmemesi, uzun vadede zarar üretiminin devam etmesine yol açabilir. Bu noktada yalnızca düzenleyici otoritenin değil, sektör oyuncularının da yeni yaklaşımlar geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Sigortanın toplumsal işleviyle ticari gerçekler arasında hassas bir denge var ve bu dengenin korunması hem şirketler hem de sigortalılar için büyük önem taşıyor.
Bana göre Fitch’in değerlendirmesi, iki açıdan okunmalı. Birincisi, kısa vadede düzenlemeler sektöre disiplin getirmiş durumda. İkincisi ise uzun vadede yapısal reformların zorunlu hale geldiği gerçeği. Afet sigortaları, DASK iş birliği ve dijitalleşme gibi alanlarda atılacak adımlar, sektörü daha kapsayıcı ve dirençli bir noktaya taşıyabilir.
Sonuç olarak, Fitch’in raporu yalnızca bir olumlama değil; aynı zamanda bir uyarı niteliği de taşıyor. Türkiye sigorta sektörü, SEDDK’nın düzenlemeleri sayesinde bugün daha güçlü bir mali tabana sahip. Ancak sürdürülebilir karlılık, müşteri güveni ve toplumsal fayda açısından hala alınması gereken uzun bir yol var. Burada sektörün öncü oyuncularına, yenilikçi çözümler geliştirme ve sigortalılara gerçek değer sunma noktasında önemli sorumluluklar düşüyor.
Güzel bir gün diliyorum.
