Eylül ayı enflasyonuna dair beklentiler yine gündemin en sıcak başlıklarından biri. Ekonomistlerin tahminleri, aylık artışın yüzde 2,5–2,6 civarında olacağı, yıllık enflasyonun ise yüzde 32 seviyelerine oturacağı yönünde. Yaz boyunca hizmet ve gıda fiyatlarındaki hareketlilik, okul dönemiyle birlikte artan harcamalar ve enerji maliyetleri enflasyonun düşüşünü yavaşlatan temel nedenler arasında. Yani, manşet enflasyonda iniş olsa da, bu inişin düz bir çizgi değil, dalgalı bir yol olacağı anlaşılıyor.
Merkez Bankası ise son Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini yüzde 43’ten yüzde 40,5’e çekerek indirim sürecini sürdürdü. Bu adım, önümüzdeki aylarda da kademeli faiz indirimlerinin devam edeceği sinyalini veriyor. Ancak, enflasyonun beklentilerin üzerinde seyretmesi durumunda bu temponun yavaşlaması ya da geçici bir mola verilmesi ihtimali de göz ardı edilmiyor. Yani para politikası tarafında ince bir denge gözetiliyor: enflasyonla mücadele devam ederken, büyümeyi tamamen törpülememek.
Yılın geri kalanına baktığımızda, beklentiler daha netleşmiş durumda. Yıllık enflasyonun yıl sonunda yüzde 29–33 aralığında gerçekleşmesi muhtemel. Politika faizinin ise kademeli adımlarla yüzde 37–40 bandına gerilemesi bekleniyor. Döviz tarafında ise TL’de değer kaybı eğilimi devam ediyor ve yıl sonunda dolar/TL’nin 41–44 seviyelerinde oluşması güçlü bir senaryo. Büyüme tarafında yüzde 3 civarında bir performans öngörülse de, küresel piyasalardaki dalgalanmalar, enerji fiyatları ve içerideki siyasi gelişmeler tabloyu hızla değiştirebilecek önemli risk faktörleri olarak önümüzde duruyor.
Özetle, yılın son çeyreği ekonomide dengelerin sınandığı bir dönem olacak. Enflasyonun seyri, Merkez Bankası’nın atacağı adımlar ve döviz piyasasındaki gelişmeler; yıl sonuna ilişkin beklentilerin şekillenmesinde en kritik göstergeler olacak.
Sevgiyle kalın.