Hayatta attığımız her adımın, söylediğimiz her sözün, verdiğimiz her kararın arkasında görünmeyen ama en güçlü belirleyici bir unsur vardır: niyet. Çoğu zaman gözden kaçırırız; yaptıklarımızın etkisine, sonuçlarına ya da başkalarının algısına odaklanırız. Oysa aslında tüm yolculuğun başlangıç noktası, içten gelen o ilk kıvılcımdır.
Niyet, bir pusula gibidir. Yolumuzu şekillendirir, seçimlerimize yön verir. İki insan aynı eylemi yapabilir ama niyetleri farklıysa ortaya çıkan enerji de, algı da bambaşkadır. Yardım eden bir el, gerçekten iyilik için mi uzanır yoksa çıkar beklentisiyle mi? İşte fark tam da burada başlar.
Günümüzün hızlı, rekabetçi ve çoğu zaman yüzeysel dünyasında niyetin değeri daha da artıyor. Çünkü niyet, kişinin samimiyetini, özünü ve karakterini yansıtır. İnsanların kalbine dokunan, güven uyandıran ve kalıcı olan şey, sadece başarılar değil; o başarıların arkasındaki saf niyettir.
Elbette niyet tek başına yeterli değildir. Onu eyleme dönüştürmek, sabır ve disiplinle beslemek gerekir. Ancak yanlış niyetle atılan doğru adımlar uzun vadede yolumuzu çıkmaza sürüklerken, doğru niyetle atılan küçük adımlar büyük bir geleceğin temelini atar.
Hayatın dönüm noktalarında kendimize sormamız gereken en önemli soru şudur:
“Ben bunu neden yapmak istiyorum?”
Cevabımız berraklaştıkça, attığımız her adım daha anlamlı, daha güçlü ve daha kalıcı olur. Çünkü her şeyin başladığı yer, niyettir. Ve niyet, kaderin yönünü belirler.
Sevgiyle kalın.
