Günümüz dünyasında dışarıda olup bitenler gözümüzü o kadar kolay alıyor ki, kendi içimize dönmek çoğu zaman unutuluyor. Sosyal medyada arkadaşlarımızın seyahat fotoğraflarına, iş arkadaşlarımızın başarılarına, tanımadığımız insanların parlak hayatlarına baktıkça, sanki kendi hayatımız eksik kalıyor gibi hissediyoruz.
Bir düşünün; elinizde zaten sıcak bir fincan kahve var ama kafanız hep başkalarının elinde tuttuğu parlak kupalara takılı. Oysa kahvenizin tadı, kupanın parlaklığından çok daha önemli. Dışarıya bakmayı bırakıp kendi kahvenizin kokusunu, tadını almaya başladığınızda gerçek huzuru keşfedebilirsiniz.
Dışarıyı bırakıp, senin olana bakmak demek;
• Sahip olduklarınla barışmak, onları kabul etmek ve değer vermek demektir.
• Kendi yeteneklerine, hayallerine ve hedeflerine odaklanmak demektir.
• Başkalarının hızına değil, kendi ritmine uygun ilerlemek demektir.
• İç huzuru bulmak ve kendinle dost olmaktır.
Elbette dış dünyayı gözlemlemek, öğrenmek ve ilham almak önemli. Ancak orada gördüğümüz her şey, bizim mutluluğumuzun veya değerimizin ölçüsü olamaz. Çünkü herkesin hayat sahnesi farklı; perde arkasında yaşadıkları, mücadeleleri ve sınırları farklıdır.
Senin yolun, senin hikayen. Başkalarının çizdiği yolda değil, kendi kalbinin rehberliğinde yürümek en kıymetlisidir. Bu yüzden gelin dışarıyı bırakıp, içimize dönelim. Kendi olanımızı kucaklayalım. Çünkü gerçek mutluluk, dışarıda aramakla değil, içeride keşfetmekle başlar.
Sevgiyle kalın.
