Başarı… İnsanlık tarihi boyunca belki de en çok peşinden koşulan kavram. Ama sorulması gereken asıl soru şudur: Başarı kimin gözünde başarıdır?
Toplum bize başarıyı genellikle dışarıdan ölçülen kriterlerle tanımlar: İyi bir iş, yüksek maaş, prestijli bir unvan, büyük bir ev, dikkat çeken bir araba… Bu göstergeler çoğu zaman başarı diye alkışlanır. Fakat bunların ne kadarı bizim içimizde gerçek bir tatmin duygusu yaratıyor?
Çoğu insan, hayatını başkalarının gözündeki takdir için şekillendirir. “Aferin” almak, onaylanmak, kıyaslandığında önde görünmek için yaşar. Ama bir noktadan sonra şu gerçekle yüzleşir: Başkalarının gözündeki başarı, içimizdeki huzuru garanti etmez.
Gerçek başarı, rakamlardan ve unvanlardan çok daha öte bir şeydir. Kendi değerlerine sadık kalarak yaşamak, sabah uyandığında içinden şükürle güne başlayabilmek, hayatına anlam katan işlerle uğraşmak, sevdiklerine dokunabilmek… İşte bunlar, görünmez ama derinden hissedilen başarı göstergeleridir.
Toplumsal beklentiler, elbette ki önemlidir. Ama hayatın sonunda kendimize sorduğumuz soru şu olur:
“Ben başkalarının istediği hayatı mı yaşadım, yoksa kendi yolumda yürüyebildim mi?”
Belki de gerçek başarı, bir alkışın ardından gelen geçici bir gurur değil; içimizde sessizce büyüyen bir tatmin duygusudur. Çünkü başarı, başkalarının gözünde değil, senin yüreğinde anlam bulur.
Sevgiyle kalın.
