Mutluluğunuz her şeyden çok beklentilerinize bağlıdır. Bundan ötürü sürekli gelişen bu dünyada, bir noktada beklentilerinizi yavaşlatmak ve abartmamak, öğrenilmesi gereken en zor ve önemli hayat derslerinden biri olabilir. Tıbbın ve teknolojinin gelişmesiyle artan hayat kalitesi, insanların hayattan beklentilerini de doğal olarak artırır.
“Sadece mutlu olmayı istesek kolay olurdu, ancak başkalarından daha mutlu olmak istemek, onları genellikle olduğundan daha mutlu gördüğümüz için oldukça zor bir hâl alır.” sözü ile de anlaşılacağı üzere, yüksek beklentilerle mutlu olmayı istemek insanlıkta değişmeyen bir durumdur. İnsanlar iyi hissetmelerini, çevrelerindeki insanların koşullarına bağlayabilirler ve onların iyi durumlarına göre lüks içinde yaşamak onlar için bir ihtiyaç haline gelebilir. Objektif zenginlik gibi bir kavram yoktur, her şey özellikle de çevrenizdeki insanlara göre görecelidir. Hayatın size ne borçlu olduğunu ve neler beklemeniz gerektiğini belirlediğiniz yolda “Onda var neden bende yok?” gibi herkesin bilinçli ya da bilinçsizce girdiği karşılaştırmalara kapılabilir ve kıskançlık hissedebilirsiniz.
1950’lerde Amerika’nın iyi bir yaşam tarzına sahip olduğu zamanlarla şu anı karşılaştırdığınızda yaşam tarzı olarak şu anki durumlar daha iyi olsa da 1950’lerdeki insanların daha mutlu olduğu sonucuna varılabilir. Bunun sebeplerinden biri o zamanlar insanların yaşam tarzlarının aşağı yukarı benzer olması ve farklı olsa bile sosyal medyanın o zamanlar olmamasından ötürü kendilerinden çok daha iyi bir şekilde yaşayan insanların gözlerine batmıyor olmasıdır. Şu anki ekonominin yapmakta en başarılı olduğu işler: zenginlik, zenginliği göstermek ve insanlarda bu zenginlikten kaynaklı kıskançlık yaratmaktır.
Sosyal medyanın da gücü ile insanların ekonomik durumuyla karşılaştırmaya girmek ve beklentilerinizi yükselterek hiçbir zaman yeterli ve mutlu hissetmemek 1950’ler ve güncel zamanların en büyük farkıdır. Ancak başka insanların sahip oldukları ile karşılaştırmaya girmek ve bunun sizin için bir hırs etkeni olması, aynı tüm zamanlarda olduğu gibidir ve kaçınılmazdır. Zenginliğin ve mutluluğun denklemin iki farklı kısmı olduğunu kabullenmek ve iki tarafa da eşit derecede önem vererek sadece bir kısma yüksek beklenti yüklemenin yanlış olduğunu görebilir ve beklentilerin aslında zihinsel bir oyuna bağlı olduğunu görerek gelişiminiz ve beklentileriniz arasındaki ilişkiyi dengeleyebilirsiniz.
Herkese güzel bir hafta sonu dilerim.