Pazar Klasiğim ve gündeme dair 3 dakikalık okuma köşesi ile karşınızdayım.
Gündemde neler vardı bu hafta birlikte bakalım.
1- Gerçekten her şey böyle gülistanlık mı?
2- Ölmeden Cenneti yaşamak
3- İşsiz insanlara devletten haciz şoku
4- Artık yeter
Gerçekten Her Şey Böyle Gülistanlık mı?
Hayatımıza giren parasal sıkılaşma kavramını artık duymayan kalmamıştır. Kemerler sıkıldıkça sıkıldı, son deliğe geldi ama o da yetmez artık kemer kopsun aşamasına geçtik.
Son olarak Maliye Bakanımız yaptığı açıklamada dedi ki, uygulanan sıkılaştırma programı sayesinde 12 aylık beklenen enflasyon ortalamasının %27 seviyesine kadar gerilediğini, sıkı para ve maliye politikasının devam edeceğini iletti. Aklımda deli sorular yine.
Şimdi enflasyon bu ülkede yine uygulanan yanlış politikalar ve dünya üzerinde görülmeyen faiz sistemi ile üç haneleri gördüğünden dolayı şu an mantık çerçevesinde ne uygularsak zaten enflasyon düşmeyecek miydi? Burada gerçekten bir başarı var mı? Veya istediğimiz seviyede mi?
Diğer konu bütçe açığı. Hükümet kanadı bütçe açığı düşüyor diyor. Evet düşer düşmesi de normal değil mi? Yatırım yapılmıyor, ülkeye düzgünce çivi çakılmıyor ki, mevcut faiz oranları ile herkes varsa parasını finansal piyasalarda çevirip duruyor. Zaten bir işsiz ordusu vardı ülkede bu sayede birde faiz rejimi işsizler ordusu oluştu.
Fiyat istikrarı sağlayıp alım gücünü artıracağız deniyor. Şu an piyasada bir fiyat istikrarı yok, kısmi düzelmeler var evet lakin hala piyasada kimin ne yaptığı belli değil. Alım gücü her geçen gün eridi ortada alım gücü kalmadı. Nasıl bir alım gücü artışı var ben çıkamadım işin içinden. Asgari ücretli kara kara yeni yılın gelmesini bekliyor. Hoş gelse ne olacak, zaten şu an bile asgari ücret açlık sınırının çok çok altında değil mi?
Uzun lafın kısası her şey güllük gülistanlık değil.
Ölmeden Cenneti Yaşamak
Hani bir önceki gündem başlığında bütçe açığına değinmiştik ya. Bütçe açığını azaltmanın en bilindik yöntemlerinden biri de kamu harcamalarını azaltmaktır.
Bakın biz nasıl azaltıyoruz kamu harcamalarını.
Diyanet İşleri Başkanımıza yönelik bir haber yapıldı bu hafta. Zaman zaman bu gündeme geliyor evet, şayet sevgili başkanın yaşadığı hayat bu ise cenneti şimdiden yaşıyor.
Hani sıkı bir para ve maliye politikası içindeyiz ya, sadece aklıma geldi. Kamuda o kadar çok lüks harcama var ki saymakla bitmez.
İşsiz İnsanlara Haciz Şoku
Yine bu haftanın bence önemli gündem konularından biri bu. SGK tarafından yaklaşık 10 milyon kişiye işsiz oldukları dönemlere ait genel sağlık sigortası prim borçlarını isteyip yetmeyerek birde haciz uygulanacağını ifade etmesi oldu.
Bende diyorum ki insanlar zaten işsiz, önce iş verelim istihdam sağlayalım insanlar yine ödesin borçlarını. Kaldı ki keşke en alt kesimde diretilen bu ve buna benzer uygulamalar tüm kamu harcamalarında da uygulansa. Öyle değil mi biraz üstte nasıl bir bolluk içinde olunduğundan bahsetmiştik.
Bir başka hayal kırıklığı ise, milyonlarca mülteciye sağlanan onca imtiyaz varken kendi insanımıza bu denli katı olunması kabul edilir gibi değil. Ben yorum yapamıyorum artık.
Artık Yeter
Ülkem üst üste çocuk ölümleri ve çocuk istismarı haberleri ile acı üstüne acı yaşadığı bir haftayı geride bıraktı.
Yazılacak o kadar çok şey var ki. Biz nasıl böyle olduk ya. Merhameti, vicdanı, iyi ahlakı biz nerede bıraktık.
Biz nasıl bir ümmetin evlatlarıyız nasıl unuttuk ya. Torunu, kendisi namaz kılarken üzerinde gezinen, sırtına çıkan, öpüp koklamasına rağmen asla kızmayan, gerekirse namazına ara verip önce torunu ile ilgilenen bir peygamberimiz vardı. Karısı deve güreşi yarışlarını boyu yetişmiyor izleyemiyor diye sırtına alıp eşini sırtında taşıyan bir peygamberdi o.
O eşsiz adam atamız da benim bütün ümidim gençliktedir dedi, çocuklara bayram hediye etti, kadınlara verdiği önemi ve saygıyı anlatmakla bitiremeyiz.
Yani evvelden beri bizde çocuk ve kadın çok kıymetlidir, kutsaldır, baş üstünde tutulur ve göz bebeği gibi bakılır.
Bakılırdı yani.
Yazık, bizlere yazıklar olsun başta da bana. Biz çocuklarımıza ve kadınlarımıza yapılan bu haksızlık ve vahşet karşısında yeterince ses çıkaramadık, onları koruyamadık, en önemlisi de onları koruyacak bir kanun ve ceza sistemi geliştiremedik. Hepimize yazlıklar olsun.
İnsan olarak nefes almaya, yemek yemeğe ve su içmeye utanır hale geldik.
Kendi çocuklarımın yüzüne bakmaya utanır oldum.
Artık yeter kaç can oldu, kaç beden toprağa karıştı. Bizi yaptığımız ibadet kurtarmaz cidden söylüyorum kurtarmaz. Biz bu günahsızların haklarını savunmazsak, onları koruyamazsak, ne yaptığımız ibadet bizi kurtarır, ne gittiğimiz kutsal topraklar ne de inancımız. Rabbim bunun hesabını hepimize soracak.
Lütfen artık yeter
Çocuk ve kadına yönelik şiddet cezası yaptırımları çok ağır bir kanun sistemine bindirilsin artık.
Güzel bir hafta dilerim.