2024 yılı daha dün kapandı. Yıl kapandı ve kapanırken birazda umut olsun diye bir parmak bal çalındı ağzımıza. Faizi 2,5 puan indirirken, piyasaya olumlu izlenim, bankalara hadi ama birazda siz adım atın, eee birde asgari ücret için kredi derecelendirme kuruluşlarını dinlersek oldu bu iş dedik. Dedik ve girdik 2025 yılına.
Dedik demesine de, evdeki hesap çarşıda bozuldu.
Yetmedi bir 2,5 puanda Ocak ayında indirdik. Oh her şey mis.
Kamu harcamaları tavan, bütçede 2 trilyon açık, kredi derecelendirme kuruluşları not görünümlerini teyit edip değişiklik yapmadı.
Asgari ücret ve memur zamları ocakta eridi. 2025 yılı Ocak ayı enflasyonu %5.03 gelince alt üst olduk mu?
Oysa 2025 enflasyon hedefi %21 iken, kalan 11 ayda aylık %1.61 enflasyon ortalaması ile nasıl gidilecek ki?
Şaştı mı ilk aydan yıllık enflasyon hedefi. Başta yurtdışı finansal kuruluşlar olmak üzere, birçok ekonomist yaptı mı 2025 yılı enflasyon beklentisini %30. Ha bu arada 30 yıldır enflasyon sepetinde yer alan, soba, gazete, kasetçalar gibi eski tarihli ürünler yerine Netflix, otomobil, cep telefonu, internet gibi artık daha çok kullanılan ürün ve hizmetler eklenince bu enflasyon hedefi nasıl tutar, %30 da nasıl kalır bilmem.
Demek ki enflasyon sadece ve sadece emekçi asgari ücretlinin, emekçi memurun zam yüzdesi ile belirlenmiyormuş.
Kamu harcamaları başta olmak üzere, israf ve lüksten biraz feragat etmedikçe, kira ve gıda fiyatlarına bir düzenleme getirip bu alanda oluşan enflasyonu kontrol altına almadıkça bu ibre çok yavaş gerileyecek.
İşimiz papatya falı gibi, bu enflasyon düşecek mi düşmeyecek mi? Açlık sınırının 22.131 lira ile asgari ücreti geçtiği ülkemde, insanca yaşamanın gereği, temel ihtiyaçlar haricinde, sosyal ve kültürel açıdan hissettiğimiz açlıkta cabası.
İşte hikaye bu kadar.
Sevgiyle kalın.