Göçün Yeni Yüzü: Deprem Korkusuyla Kalabalıklaşan Ankara ve Artan Yaşam Maliyeti
Son yıllarda Türkiye’nin birçok ilinde yaşanan afetler, özellikle de 2023 Maraş merkezli depremler, göç haritalarını kökten değiştirdi. Bu afetin ardından barınma, güvenlik ve yeniden başlama ümidiyle birçok vatandaş Ankara’ya yöneldi. Ancak bu göç yalnızca o dönemle sınırlı kalmadı. Yakın zamanda, özellikle İstanbul ve çevresinde sık sık yaşanan artçı sarsıntılar, uzman uyarıları ve medyada sık sık gündeme gelen büyük İstanbul depremi senaryoları, insanların yeni bir göç dalgasıyla Ankara’yı bir “güvenli liman” olarak görmesine neden oldu.
Büyük Maraş depremin ardından Hatay, Malatya, Adıyaman gibi illerden göç edenlerin ardından; son dönemde İstanbul, Kocaeli, Sakarya ve Tekirdağ gibi yüksek riskli bölgelerde yaşayan orta sınıf aileler de Ankara’ya yöneliyor. Gerek öğrenciler gerekse çalışanlar için Ankara hem coğrafi güvenliği hem de büyük şehir avantajlarıyla cazibe merkezi haline geldi. Ancak bu durum, başkentte pek çok yapısal sorunu da beraberinde getiriyor.
Barınma Krizi: Kiralık Ev Bulmak Neredeyse İmkansız
Özellikle Çankaya, Keçiören, Etimesgut, Yenimahalle gibi ilçelerde kiralık daire bulmak ciddi bir sorun haline geldi. Bir örnek vermek gerekirse:
2023’de 2+1 bir dairenin kirası ortalama 4.000 TL iken, 2025 itibariyle aynı daire için 11.000 – 14.000 TL bandı isteniyor. Tabi bu en baz seviyede standart bir ev tipi. Hali hazırda biraz çağa uygun, çoluk çocuğun sosyalleşebileceği, birazda güvenli olsun derseniz 30 bin üzeri bir kira bedelini gözden çıkarmak gerekiyor.
Bazı üniversite öğrencileri barınma sorunu nedeniyle ya şehir değiştiriyor ya da eğitimlerini donduruyor. Memurlar, yeni tayin alan kamu çalışanları için de Ankara artık “görece uygun” değil.
Resmi TÜİK verileri her ne kadar genel Türkiye enflasyonunu verse de, Ankara’da yaşanan reel fiyat artışı ayrı bir ekonomi hikayesi oluşturuyor. Örneğin:
- Mahalle pazarı ve semt marketlerinde meyve-sebze fiyatları, İstanbul ile yarışır hale geldi.
- 2023 yılına kıyas yapıldığında bir çok ürün grubunda dört kat fiyat farkı skalası sadece enflasyon artışı ile açıklanamayacak bir hale geldi.
- Artan nüfus, arz-talep dengesini bozarken küçük esnaf da bu dalgadan etkileniyor; rekabet gücü düşüyor.
Ankara her ne kadar yıllardır büyüyen bir metropol olsa da bu kadar kısa sürede, bu yoğunlukta göçü kaldıracak bir alt yapıya sahip değil. Özellikle; toplu taşımalarda yaşanan aşırı yoğunluk sabah ve akşam süreçlerinde tam bir kaosa dönüşmüş durumda.
Yeni konut alanlarının hızla ve plansız şekilde çoğalması ise, yeşil alanları ve şehir estetiğini tehdit ediyor.
Evet, Ankara hala görece güvenli bir şehir. Ancak fiyatlar genel seviyesi, barınma krizi ve altyapı yetersizliği, bu göç dalgasının doğru yönetilmediği takdirde kenti yaşanmaz hale getirebileceğini gösteriyor. Şehir planlaması, fiyat kontrol politikaları ve sosyal dengeyi gözeten uygulamalar, bu yeni Ankara’nın sağlıklı bir metropol olarak gelişmesini sağlayabilir.
Bir Ankara aşığı olarak bir farkındalığa parmak basmak istiyorum. Diyorum ki, bu konu önemli, hatta çok önemli.
Sevgiyle kalın.