Hayatta karşımıza çıkan her olayın, her insanın, her fırsatın bir nedeni var mı? Yoksa tüm bunlar sadece rastlantıların bir oyunu mu?
Bu soru, insanlığın en eski meraklarından biri. Kimi “kader” der, kimi “şans”, kimi ise “seçimlerin toplamı.” Ama belki de gerçek, hepsinin birbiriyle iç içe geçtiği o ince çizgide saklıdır.
Bir düşünelim…
Hayatımızın dönüm noktaları genellikle bir anda belirir gibi olur. Oysa çoğu zaman, o “tesadüf” sandığımız anların arkasında küçük ama anlamlı seçimler yatar. Bir yere gitmeye karar vermemiz, biriyle konuşmayı seçmemiz, bir fırsatı değerlendirmemiz ya da bir kapıyı kapatmamız… Hepsi zincirin bir halkası gibidir.
Tesadüfler, sadece hazır olanların hayatına dokunur.
Hazırlıksız birine şans kapı çaldığında o kapı çoğu zaman duyulmaz. Ama kendi yolunu arayan, düşse bile yeniden kalkan, her deneyimden öğrenen biri için “tesadüf” aslında “hazırlığın buluştuğu an”dır.
Seçimlerimiz, hayatın yönünü belirler; tesadüfler ise bazen o yönü hızlandırır. Ancak unutulmaması gereken şey şudur:
Her seçim, bir diğer olasılığı geride bırakır. Dolayısıyla bugün bulunduğumuz yer, bir anlamda dün verdiğimiz kararların sonucudur.
Belki de asıl mesele, hayatta her şeyin bizim elimizde olup olmadığını sorgulamak değil; ne kadarını bilinçle seçtiğimizi fark etmektir.
Çünkü insanın gerçek özgürlüğü, kaderini değiştirmesinde değil — onu nasıl yaşadığına karar vermesindedir.
Sonuçta, hayat ne tamamen tesadüflerden ibaret bir oyun, ne de tamamen bizim çizdiğimiz bir plan.
Ama kesin olan şu:
Her tesadüf, bir seçimin yankısıdır.
Sevgiyle kalın.
