İlham çoğu zaman bir anda gelir sanırız; sanki bir kıvılcım çakar, zihnimiz açılır ve yaratıcı bir fikir ortaya çıkar. Oysa ilham, çoğu zaman günlük hayatın içindedir. Sadece fark etmeyi bilmek gerekir.
Gün boyu yaşadığımız küçük anlar, düşündüğümüzden çok daha ilham vericidir. Sabah kahvesinin kokusu, kısa bir yürüyüşte karşımıza çıkan bir manzara, bir arkadaşla yapılan sohbet, hatta trafikte bir anlık durup etrafı izlemek bile yeni bakış açıları getirebilir. İlham, çoğu zaman sakinlikte, akışta ve anda kalabilmekte saklıdır.
İnsan zihni sürekli koşuşturma içindeyken yaratıcı düşünce üretmekte zorlanır. Bu yüzden günlük rutinde küçük molalar vermek çok değerlidir. Kendimize ayırdığımız birkaç dakikalık sessizlik bile yeni fikirlerin kapısını aralayabilir. Bazen ilham, yalnızca düşünmeyi bırakıp hissetmeye başladığımız anda gelir.
İlhamın en güçlü kaynaklarından biri de meraktır. Yeni bir şey öğrenmek, farklı insanlarla konuşmak, daha önce yapmadığımız bir denemede bulunmak zihnimizi besler. Yeni deneyimler, yeni düşünceleri beraberinde getirir. Bir kitabın bir cümlesi, bir videonun bir saniyesi, yolda duyduğumuz bir melodi bile bakış açımızı tamamen değiştirebilir.
Günlük hayatta ilham bulmanın sırrı, dikkatimizi genişletmek ve hayatı daha dikkatli okumaktır. Çünkü ilham dışarıda bir yerde değil; tam da yaşamın içinde, her gün defalarca karşımıza çıkan sade anlarda gizlidir. Önemli olan, onları görebilmek için biraz yavaşlamak ve fark etmeye izin vermektir.
Sevgiyle kalın.
